Sevgili okurlar, bugün Dış Ticaret alanındaki ilk yazımı sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum. Bugünkü yazımda sizlere Dış Ticaretin tanımını, geçmişten bugüne olan gelişimini ve neden gerekli olduğunu anlatacağım.
İlk olarak Dış Ticaret kelime anlamıyla uluslararası alanda yapılan ticarete verilen addır. En basit şekliyle, sizin kendi ülkeniz içerisinde yapmış olduğunuz alım satım işlerini uluslararası pazarda yapmanızdır. Tabi, Dış Ticaret yurtiçi ticaret kadar basit olmayıp farklı prosedür ve kurallara sahiptir. Örneğin, siz yurtiçinde kendi yerel para biriminizle ticaretinizi sürdürürken, dış ticarette döviz cinsinden alım satım işlemlerini gerçekleştirmeniz gerekmektedir. Diğer yandan ise, alacağınız veya satacağınız bir ürünün sevkiyatı yurtiçinde yalnızca sevk irsaliyesi ile herhangi bir vasıta ile kapıdan kapıya başka herhangi bir prosedür veya evrak gerekmeksizin yapılabilirken, uluslararası ticarette sevkiyatı yapılacak malın, ihracat faturası, dolaşım belgesi, Menşe Şahadetnamesi, Konşimento, vb belgelerle birlikte önce çıkış gümrüğünden onay alıp gemi, tır, uçak, tren gibi ulaşım vasıtalarına yüklenmesi gerekir. Örneğin, siz müşterinizden mal satın alırken veya müşterinize mal satarken, malınız hazır olduğunda sevk irsaliyesi ile birlikte kamyonet gibi bir araç vasıtasıyla malınızı çok kısa bir süre içerisinde yurtiçinde sevk edebilir veya teslim alabilirsiniz. Ancak, dış ticarette malın sevkiyatı veya teslim alınması bu kadar basit ve kısa süre içerisinde mümkün değildir. Tırın, geminin, uçağın veya yük treninin kalkış ve varış tarihleri bellidir. Bu tarihlere bağlı olarak malın gerekli evraklarla birlikte önce çıkış gümrüğüne girip ilgili ulaşım vasıtasıyla alıcıya gönderilmesi için onay alması gerekmektedir.
Dış ticaret geçmişten bugüne işleyiş açısından büyük değişim göstermiştir. Eski çağlarda ülkeler takas ve kervanlar yoluyla uluslararası ticaret yaparlardı. Örneğin, bir ülke 5 ton patatesini diğer ülkeye 3 ton soğan alımı karşılığında kervanlarla sevk ederdi. Herhangi bir para birimi veya sevk evrakı kullanılmazdı. Bir ülkenin öncelikli üretimi patates üzerine iken diğer ülkeninki soğan üzerine, bir başka ülkeninki ise narenciye üzerine olabiliyordu. Ülkeler arasında ürettikleri ürün bazında parite farkları vardı. Örnek olarak patates ile soğan paritesi 1,6 olduğunda 1 ton soğan karşılığı 1,6 ton patates oluyordu. Bu çağlarda yurtiçi ticaret de genel olarak bu şekilde yapılmaktaydı. Günümüzde ise, globalleşen dünyanın ve ülkeler arasındaki güç dengesi merkezinin para olması ile birlikte dış ticarette mal takası ortadan kalkmış olup yalnızca döviz cinsinden alım satım geçerli kılınmıştır. Günümüz dünyasında, kalabalıklaşan insan nüfusunun, teknolojinin de gelişmesiyle birlikte taleplerinin daha kısa sürede ve daha uygun maliyetle gerçekleştirilebilmesi için havayolu, denizyolu, karayolu, demiryolu gibi farklı taşıma şekilleri ortaya çıkmıştır. Bu sayede, dünyanın bir ucundaki uygun maliyetli ürünün diğer ucundaki müşteriye kısa süre içerisinde ulaştırılması sağlanmıştır.
Peki, normalde yurtiçinde halihazırda ticaret varken neden dış ticarete ihtiyaç duyarız? İhtiyacımız olan her şeyi kendimiz üretip yurtiçinde alım satımını sağlayamaz mıyız? Tabi ki sağlarız. Ancak, hammadde miktarı ne kadar, ne kadar maliyetle, ne kadar sürede, ne kadar adet, hangi kalite düzeyinde, vb. Örneğin, tüm nüfusun talebini karşılayabilecek miktarda cep telefonu üretebiliyorsunuz. Yeterli hammaddeniz de var. Talebi karşılayacak sürede üretim kapasiteniz de mevcut. Kalite konusunda da müşterinin talebini yeterli düzeyde karşılayabiliyorsunuz. Peki ya ürün maliyeti? Bu maliyetten müşteriye yansıyan satış fiyatının müşteri tarafında yarattığı izlenim? Eğer, oluşan fiyatla piyasadaki alıcıların tamamını buluşturamıyorsanız maalesef üretmiş olduğunuz ürün adedinin tamamını gerekli süre içerisinde satamazsınız. Bu da, üretim fazlasına sebep olur. Üretim fazlası ise üretici firmaya maddi anlamda zarar sağlar. Bu durumda üretim fazlası kadar miktarı üretmeyip yurtdışından daha uygun maliyetle aynı süre ve kalitede müşteriyle buluşturmak hem üretici firmanın zararını kapatır hem de piyasadaki açıkta kalan talebin ihtiyacını karşılar.
İlk yazımda dış ticaretin tanımını, geçmişten günümüze gelişimini, ve neden gerekli olduğunu dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştım. Daha önce dış ticaret ile ilgili bilgisi veya deneyimi hiç olmayan ancak bu alana merakı olabilecek kişilerin konuyu temel hatlarıyla anlayıp özümseyeceği şekilde basite indirgemeye çalıştım. Umarım bu konuda başarılı olmuşumdur 😊 Bir sonraki yazımda ise Dış Ticaret in alt başlıklarından olan İhracat ile ilgili birçok detay hakkında bilgi sahibi olmuş olacaksınız. Görüşmek dileğiyle..